Sadece O Sahneye Ulaşmak İçin Yazıyorum—Geri Kalan Her Şey Yolun Kendisi
Anadilimde üç kurgu roman yazdım. Bunlardan birini İngilizce’ye çevirdim. Her gün yazmaya çalışıyorum. Yazamadığım günlerde telefonum notlarla doluyor. Bazen günde sekiz-on not yazdığım oluyor. Tabii hepsi kitaba girmiyor. Bazılarını kullanıyorum.
Başkaları yazmaya nereden başlıyor, hiç bilmiyorum. Hiç sormadım da. Hiç yaratıcı yazarlık kursuna gitmedim. Bir yazarla yazarlık üzerine sohbet etmişliğim bile yok. Belki de etmeliydim. Sadece okumayı çok seviyordum.
İlk başta kısa hikâyeler yazdım. Arkadaşlarımla paylaştım. Beğendiklerini söylediler. Sonra uzun bir sessizlik dönemi geldi. Büyük bir depresyon, tükenmişlik, terapi, kendimi arayış yolculuğu, ölümler... Bir sabah oturdum ve yazmaya başladım. Hepsi bu.
Bir hikâyeye başlarken sonunu bilmiyorum. Sadece bir an var—bir sahne, tek bir olay—hikâyenin sonuna yakın bir yerlerde. O sahneye ulaşmak için iki yüz sayfa yazıyorum. Tek amacım, o ana anlam verebilmek. O sahne gelip geçtiğinde geride öyle derin bir his bırakıyor ki, yazmaya devam ediyorum. O hissi yeniden bulmaya çalışarak.
Kurgu nasıl yapılandırılır, karakterler nasıl geliştirilir, hiçbir fikrim yok. Yazdığım karakterler benim arkadaşlarım. Tanıdığım insanlar. Onlarla farklı isimler, farklı yüzlerle karşılaşıyorum.
Bazen biri romanımı okuyup “Kimse böyle bir şey demez, abartmışsın,” diyor. O zaman onu o arkadaşımla tanıştırıyorum.
Yazmayı seviyorum.
Geçenlerde bir sahne yazıyordum—gürültülü bir barda geçen uzun bir bölüm. Bir noktada telefonum çaldı. Dikkatim dağıldı. Aptal bir bildirimdi. Ekrana geri döndüğümde tuhaf bir sessizlik vardı. “Az önce ne dinliyordum ben?” diye sordum kendime. Çünkü az önce burası çok gürültülüydü, buna eminim. O zaman fark ettim: Tüm o gürültü, müzik, zihnime kök salmıştı. Aslında yoktu.
Yazarken sahneyi yaşamak—ve yaşadığımı yazmak—bana büyük keyif veriyor.
Mimar, son kitabım. Depresyonla ve hayatta kalma çabasıyla dolu. Karanlık bir roman—bir daha asla hissetmek zorunda kalmamayı umduğum ama kaçınılmaz olarak yine döneceğimi bildiğim bir yerden. Yeraltı bir hikâye.